İbrahim Çallı
(Çal, Denizli,
1881 - İstanbul 1960)
Tevfik Elçioğlu,
Grafik Saati, İstanbul
İlk resim
derslerini, askeri okula girmek için geldiği İstanbul’da, bir resim
öğretmeninden aldı. Daha sonra Kapalıçarsı’da çalışan ressam Ruben
Efendi'den resim öğrendi.1906 yılında Şeker Ahmet Paşa'nın oğlu
İzzettin Bey aracılığıyla Sanayi-i Nefise Mektebi'ne girdi.Altı
yıllık okulu üç yılda bitirdi.
1910 yılında Maarif Nezareti'nin açtığı 'Avrupa'ya tahsile gönderilecek
öğrenciler' yarışmasında 'Çıplak Adam' ve 'Hareket Ordusunun Muhafız
Alayından Maksut Çavuş' adlı tablolarıyla birinci oldu.Aynı yıl
Hikmet Onat ve Ruhi Arel'le birlikte Paris'e gönderildi.
İbrahim Çallı; Namık İsmail, Hikmet Onat, Nazmi Ziya Güran ve Avni
Lifij'le birlikte, Paris Ecole Nationale des Art Decoratifs Fernand
Cormon atölyesinde 4 yıl resim eğitimi aldı.
Cormon; Empresyonist
ve Kübist denemelere şiddetle karsı çıkan bir ressamdı; Modern eğilimleri
soysuzlaşma, yozlaşma olarak nitelendiriyordu.
Oysa ki gerek
Çallı gerekse arkadaşları; eğitmenlerinin aksine Empresyonizme yakın
bir teknik benimsedi.
1914
yılında Birinci Dünya Savası çıkınca, eğitimini tamamlayamadan yurda
dönen Çallı; aynı yıl Sanayi-i Nefise Mektebi'nde Vallaury'nin yardımcılığına
getirildi ve Resim Bölümü, Yağlıboya Atölyesi öğretmeni olarak göreve
başladı.
Ada çamları
arasında gezinen hanımlar, balolar, ve kadın portreleriyle öne çıkan
Çallı; Türk resminde ilk nü (çıplak) çalışan ressamdır.
Resimlerinde
lirik anlatım sezilen Çallı’nın bu dönemde yaptığı tablolarda dengeli
bir kompozisyon kaygısı sezilir. Siyah ve kahverenginin soyutlandığı
resimlerinde; özgür fırça vuruşları ve isçiliği dikkat çeker.
1917'de
Yurda döndükten sonra Çallı,
Enver Paşa’nın talebiyle, savaş
resimleri yapmak için Şişli'de açılan
Harbiye Nezareti atölyesinde çalıştı.
Müttefik ülkelere Türk toplumunun değişen
yüzünü sanat yoluyla aktarmak amacıyla gerçekleştirilen bu etkinlik
sırasında birçok sanatçı, Şişlideki ahşap bir atölyede gece gündüz
savaş konulu resimler üretmişler ve bunlar daha sonra Viyana ve
İstanbul’da sergilenmişlerdir. (*)
1917 yılında Galatasaray salonlarında sergilenen
savaş resimleri arasında İbrahim Çallının Boğalı Kadın, Topçu Mevzi
Alırken, Yaralı, Siperde Sabah, Çadır Önünde ve karakalem subay
isimli desenleri vardır.
İbrahim Çallı Galatasaray Salonları’ndaki
bu sergide Sanayii Nefise madalyası almıştır.
1923'den
sonra manzara ve natürmortların yanı sıra Atatürk devrimlerini ve
özellikle Kurtuluş Savası’nı konu alan resimler yaptı.
Bu döneme
ait, Mimar Sinan Üniversitesi resim ve heykel müzesinde bulunan
İstiklal Savası’nda Zeybekler (1923), Atatürk Portresi (1935), Süvariler
(1936), Hatay’ın Anavatana Hasreti (1938) gibi baslıca eserlerinde,
daha geleneksel bir yaklaşım benimsedi. Türk Topçularının Mevzie
Girişi (1917, Mimar Sinan Üniversitesi Resim ve Heykel Müzesi) adlı
yapıtı da Türk resminin ilk büyük boyutlu kompozisyonları arasında
yer alır.
Cumhuriyet
Döneminde yaşanan, Beyaz Rus akınıyla İstanbul’a gelip bir süre
kalan ressam Alexis Gritchenko'nun etkinde kalan Çallı, 1927 yılında
'Mevleviler' isimli resim serisine imza attı.
Bu seriyle
Çallı, uygulamakta olduğu empresyonist teknikten vazgeçti
ve Rus ressamın da etkisiyle; grafiğe yakın, şematik ve fazla karışık
olmayan bir renk stilini benimsedi. Bu resimlerde Çallı; detaylardan
arınmış düz renklere yöneldi.
Çalışmalarında
nesnelerin hatlarını, keskin konturlarla belirtmek yerine
sıcak ve soğuk renklerlerin dansıyla tasvir etti. Eskiz ve desenlerini
yumuşak fırça darbeleriyle çizdi. Bu çalışmalara örnek olarak; Salah
Cimcoz Portresi, Resit Safvet Portresi, Camlıkta Kadınlar, Lütfiye
İzzet Portresi gibi yapıtlarda gösterilebilir.
İbrahim
Çallı, 1947 yılında emekli oluncaya kadar İstanbul Devlet Güzel
Sanatlar Akademisi'nde adına acılan atölyede resim öğretti. Seref
Akdik, Refik Epikman, Elif Naci, Ali Celebi, Zeki Kocamemi, Mahmut
Cuda, Muhittin Sebati gibi birçok ünlü ressam yetiştirdi.
1950 yılında kurulan 'Ressamlar
Derneği'ne önderlik etti. 1956 yılında adı 'Ressamlar Cemiyeti'
olarak değiştirilen derneğin, günümüzde 400'e yakın üyesi vardır.
Sanatçı,
düzenli olarak Galatasaray sergilerine, aralıklı olarak da Devlet
resim ve heykel sergilerine katıldı.
Baslıca
eserleri arasında Defli Kadın (73x100 cm.,İstanbul Resim ve Heykel Müzesi),
Zeybekler (153x183 cm.,Ankara Resim ve Heykel Müzesi), Arzuhalci (50x60 cm.,özel
koleksiyon), Mevleviler (60x74 cm.,özel koleksiyon), Boğaziçi’nden Peyzaj (33x45
cm), Balıkçı (35x23 cm), Gül Koklayan Kadın (50x72 cm) ve Bir Balo Gecesi (75x80
cm.,özel koleksiyon) adlı tabloları sayılabilir.
Son
yıllarında ise en tanınmış yapıtları arasında yer alan Manolyalar
isimli tabloya (74x100 cm.,İstanbul Resim ve Heykel Müzesi) ve bir
çok natürmorta imza attı.
1947 yılında Güzel Sanatlar Akademisinin üst düzey kadrolarıyla
anlaşamazlığa düşen İbrahim Çallı, akademiden ayrıldı ve 65 yaşında
emekli oldu.
Çallı Kuşağı
Ressamları
Türk resminde,
İbrahim Çallı ve arkadaşları; '1914 Kuşağı Türk Ressamları', 'Türk
İzlenimcileri' ve 'Çallı Kuşağı' Türk ressamları olarak anılırlar..
Çallı,
Kuşağının sanatçıları arasında öncü sayılmış, üne kavuşmuş, çekiciliği,
esprileri, akademi hocalığına paralel yürütebildiği bohem yaşantısıyla
da çevresinin sevgi ve yakın ilgisini çekmiş bir ressamdı.
Asmalımescit 74 adlı kitabında Fikret Adil,
dönemin ressamlarını ve onların etrafında gelişen bohem hayatı da
konu edinmiş ve bu bohem hayat içerisinde tanıştığı Çallı’dan “Dallı”
olarak söz etmiş ve şunları yazmıştı:
“...Yukarı çıktım. Şeyh Memduh, yanında tanımadığım
birisi ile oturmuş içiyorlardı. Şeyh arkadaşını takdim etti:
-Resim üstadlarından Dallı..
Kır saçları kabarmış, zeki ve çok sevimli bakışlı parlak iki gözü
vardı. Bir peygamber gibi ağır ağır söylüyordu.
-Yarabbim, dedi, bu memlekette güzel sanatlar ne kadar ihmal ediliyor.
Bir Mikel Anj gelse burada mahvolur. Ben profesörüm dedim de karakoldan
‘sen delisin’ diye beni bıraktılar.” [ADİL, Fikret; Asmalımescit
74(Bohem Hayatı), s.30]
Çallı,
yaşadığı dönemdeki, tüm yıkıcı eleştirilere ve etrafını saran, dar
görüşlü sanat ortamına karsın 1960'lara kadar uzanan yasam çizgisi
içinde, sanat tutkusunu yüreğinde işitip büyüten ve çevresine sıcak
ışıklar saçan ayrıcalıklı bir ressam olarak eserler vermiştir.
grafiksaati.org
Yazan ve Editör: Tevfik Elçioğlu
(*):
Şeyda Üstünipek- Leibniz
İbrahim Çallı
ve Namık İsmail'de Kadın Teması
Tanzimat ve devamındaki
meşrutiyetle Batılılaşma yaşanırken, Türk resim
sanatının tarihsel süreci içinde kadın portreleri
çıplaklarıyla, kadın temasında yepyeni bir hava
yaratan, onu geliştiren ve güçlendiren, İbrahim
Çallı önderliğindeki 1914 kuşağı olmuştur. Bu
kuşağın içinde Çallı'yı izleyen Namık İsmail,
Türk resim sanatındaki kadın temasını bir basamak
daha yükseltmiştir.
İbrahim Çallı
ve Namık İsmail, Türk resmi içinde "Türk İzlenimcileri"
olarak değerlendirilirler. Aslında bireysel
yaklaşımları ve üsluplarıyla resim sanatına
farklı bir görüş getirme çabası içinde bir arayışı
temsil etmektedirler. Osmanlı kadınının resme
olan ilgisi işte bu bireysel yaklaşımlara ve
sanatsal gereksinimlere dayanmakla beraber,
toplumsal uyanış zincirinin bir halkasından
ibarettir [1]. Kadınların değişen toplumsal
şartlar içinde kendi kimliklerini keşfetmeleri
ve bu kimliği meşrulaştırma çabaları hayatın
her alanını etkilemiştir. Bunun sonucunda resim
sanatı ve kadın kimliği Batılılaşma etkisi altında
devrimcilik ve muhafazakarlık arasındaki salınımlardan
etkilenmiştir. Bir yanıyla özgürleşen bir yanıyla
hala erkeğin hizmetinde kalan kadının çelişkileri
resim alanına da yansımıştır [2]. Çelişkiler
içindeki Türk kadını yine aynı çelişkiler içindeki
ressamların tuvallerine kaçınılması imkansız
bir şekilde yansımıştır. Yüzyıllarca, kapalı
kapıların ve kıyafetlerin ardından süratli bir
biçimde kurtulmaya çalışan kadınlarla, yüzyılların
minyatür sanatından sıyrılarak Batı'nın yağlıboya
resim tekniğini kavramaya çalışan Türk ressamları
aynı yazgıyı paylaşmaktadır [3]. Bu toplumsal
uyanış zincirinde İbrahim Çallı ve Namık İsmail,
Meşrutiyet ve Cumhuriyet kadınının yaşamındaki
çelişkileri, varolma mücadelesini, çağdaş uyumluluk
ile geleneksel değerler arasındaki denge arayışını
yansıtan resimlerini, izlenimciliklerine bağlı
olarak ortaya koymuşlardır.
Namık İsmail, çok hızlı bir çalışma temposuna
sahip olduğunu ve resmi kısa sürede bitirdikten
sonra bütün enerjisini tükettiğini belirtir
[4]. Namık İsmail' in bu ifadeleri O'nun da
Çallı gibi atak fırça vuruşlarını benimsediğini,
kullandığı renk ve ışık değerleriyle hareketi
yakaladığını göstermektedir.
Resim sanatının en gözde konularından olan nü'ler,
özel yorumlar, üstün teknik beceriler, ayrıntılı
bir görüş ve estetik duyarlılık isteyen kimlikleriyle
[5] olduğu kadar Osmanlı'dan Cumhuriyet'e, kadının
konumunu göstermeleriyle de, gerek Çallı gerek
Namık İsmail, kadın teması ve özellikle de "nü"leriyle
Türk Plastik Sanatlar Tarihi'nde ayrıcalıklı
bir yere sahiptirler. Her iki sanatçımızda tanımlı
bir mekan yerine nötr bir arka plan kullanıp
tüm dikkati figürün anatomik hareketi üzerine
toplarken, kadının sosyal- psikolojik durumunu
tuvallerine yansıtmaktadırlar. Nü'lerinde cüretkar
pozlarının yanında, kadının içe kapanıklığını,
utangaçlığını, çelişkilerini, modellerin yüzlerini
bir şekilde (saçlarıyla, kollarıyla ya da başını
arkaya atarak) gizleyerek ya da nötr biçimde
göstererek yansıtırlardı. Çoğu kez modellerin
yüzlerini okumak olanaksız olmaktadır (Resim
1-2). Kadının yaşamsal çekiciliğini sanatsal
verilerle bezeyen İbrahim Çallı ve Namık İsmail,
nü'lerinde hareketi, ışığı, kadın bedeninin
uyumlu çizgilerini, kadının oransal değerlerini,
yoğun boya hamurunu, geniş renk lekelerini ve
serbest fırça vuruşlarını soyutlayıcı bir tavırla
yansıtmaktaydılar. Nü'ler daha çok uzanıp yatmış
bir şekilde gösterilirken, soyunurken ya da
giyinirken, sandalyede ya da kanepede otururken
de gösterilmiştir (Resim 3-4).
Namık İsmail Devlet Güzel Sanatlar Akdemisi'
nin yayınladığı katalogların birinde şöyle değerlendirilir:
"...yapmış olduğu çok sayıda desenlerini incelediğimiz
zaman, sanatçının figürün özellikleri ve anatomi
üzerinde çalışmalar yaptığını; insan vücudunun
biçim ve hareketlerini çok iyi bildiğini görüyoruz.
Bu nedenledir ki Namık İsmail' in figürleri
çok değişik duruşlarda ve hareket edecekmişçesine
verilmiştir [6].
İbrahim Çallı' nın ve Namık İsmail' in kadın
portrelerinde Osmanlı toplumunun değişen mekanı
içinde çağdaşlaşan kadınını ve değişen değerlerini
görmek mümkündür. Her iki sanatçı da, kadının
yaşamından kesit aktarmada birer üstaddılar.
Çallı "Kadın Portresi" (Resim 5) adlı çalışmasında,
omuzlarını açıkta bırakan giysiyi bedeninin
güzelliğini sergilerken şapka ile çerçevelenmiş
güzel yüzünde yalnızlığın hüznünü yansıtan "Mavili
Kadın"ı elinde ağızlıklı sigarasıyla göstererek
çağdaş yaşamın, kadının çağdaş konumunun izlerini
yansıtmaktadırlar. Namık İsmail' in ise çağdaş
kıyafetli "Sedirde Uzanan Kadın" (Resim 6) adlı
çalışmasını Beral Madra, "Bir sedirde uzanmış,
başı türbanlı, hülyalı ama dirençli bir kadın
resmi, toplumun kadına bakış açısının değiştiğinin
habercisidir. Bağımsızlaşma söz konusudur ama
yine de erkeğin izin verdiği kadar..." [7] ifadeleriyle
yorumlamaktadır.
İbrahim Çallı ve Namık İsmail dış mekan portre
çalışmaları da gerçekleştirmişlerdir. Gerek
iç gerekse dış mekan çalışmalarında kadın çağdaş
kıyafetler içinde, psikolojilerini yansıtan
yüz ifadeleriyle verilmiştir. İbrahim Çallı'
nın "Balkonda Oturan Kadınlar" (Resim 7) adlı
çalışmasında, Batı modasına uygun giyinmiş iki
kadın modeli görülür. Yüzler son derece net
olup, kadınların sosyo- psikolojik karakteri
yüzlerinden okunabilmektedir.
Dönemin diğer sanatçılarında olduğu gibi toplumsal
konuları da ihmal etmeyen İbrahim Çallı ve Namık
İsmail, Anadolu kadınını işlerken onu temsili
olarak göstermektedir. Çallı, "Hatay'ın Anavatana
Hasreti" (Resim 8) adlı çalışmasında kadın temasını
işlerken, ön planda yer alan, oturmuş dağlara
bakan genç kızın ifadesine Hatay' ın anavatana
olan hasretini yüklemiştir. Hatay'ı temsil eden
genç kız, kentli kadınlardan farklı olarak Anadolu
kadını tipinde, folklorik özellikleriyle karşımıza
çıkmaktadır. Kentli kadını, sigarasını içerken,
şapkalı, şemsiyeli olarak işlenirken; burada,
toprağa oturmuş, farklı çelişkiler ve beklentiler
içinde, yerel kıyafetli Anadolu kadınını işlenmiştir.
İbrahim Çallı ve Namık İsmail Batılılaşmayı
arkalarına alarak resme hem teknik hem de konu
açısından yenilikler getirmişlerdir. Yaşanılan
çelişkiler, Türk Plastik Sanatlar Tarihi'nde,
özellikle kadın temasında, geçmişle gelecek
arasındaki sürecin sanatçıya ve de modele olan
etkisidir. Türk resmi içinde ilk olan bu yaklaşımların
kadının çağdaş yaşama ilk adımının biraz ürkek
başlaması, tarihsellik içinde değerlendirildiğinde
son derece normaldir [8]. Serbest fırça vuruşlarıyla
şekillenen kadın temalarında, modelin yüzündeki
ifade, modelin karakterini yansıtmaktadır. Aslında
bu yansıtılan Cumhuriyet kadınıdır.
Ufuk Hekimoğlu
- MSGÜ Sanat Tarihi IV. Sınıf Öğrencisi,
Kaynakça: [1] Mümtaz SAĞLAM, "Kimlik Soruları Açısından
Yeni Kadın ve Resim İlişkileri", Sanat Dünyamız,
sayı: 63., s:160. [2] Seçil KARANLIK, "türk Resminde Kadın Teması",
s.IV, önsöz. [3] A.g.k. s:35. [4] Zeynep RONA, "Namık İsmail", s:21. [5] Kıymet GİRAY, "Çallı Atölyesi", s:99. [6] A.g.k., s:34. [7] A.g.k., s: 36. [8] A.g.k., s: 33.
|
İBRAHİM ÇALLI'NIN HAYATIYLA
RESİMLERİ ARASINDAKİ BAĞ
|
İbrahim Çallı Resimlerine
Konu Olan Bazı Temel Olaylar
|
İbrahim Çallı'nın
resimlerini; özel hayatından çok yaşadığı dönemin
öne çıkan olayları (Türkiye ve dünyada yaşanan değişim,
kültürel ve toplumsal gelişmeler vs.) etkilemiştir.
|
İbrahim Çallı'nın (özel)
hayatı sanatına ne kadar etki yapmıştır?
|
Bu soruya net
bir şekilde şu yanıtı verebiliriz... Çallı'nın özel
hayatı ve bohem yaşantı tarzının resimlerine etkisi;
Salvador Dali'nin, Dali doğmadan önce ölen kardeşine
benzetilmesinden ya da Edvard Munch'un çocukluk
yıllarında veremden ölen kız kardeşi ve annesinin
resimlerine etkisinden çok daha azdır.
Evet İbrahim Çallı'nın bohem olarak tanımlanabilecek
yaşantısının, resimlerine muhakkak ki etkisi vardır.
Ancak bu etki (matematiksel bir ifade tarzı kullanacak
olursak) yüzde 20'den azdır. Bu sebeple de Çallı'nın
sanatını anlattığımız yazıda, Çallı'nın yaşadığı
yıllarda ülkemizde sanata ve sanatçıya bakış açısını
ortaya koyabilecek küçük bir bölüm dışında özel
hayatından bahsedilmemiştir...
İbrahim Çallı'nın
resimlerini; özel hayatından çok, yaşadığı dönemin
öne çıkan olayları (Türkiye ve dünyada yaşanan değişim,
kültürel ve toplumsal gelişmeler vs.) etkilemiştir.
Örneğin;
1- İlk Eğitmeninin Etkisi: Çallının ilk ustası Corman;
resim sanatındaki modern eğilimleri soysuzlaşma
ve yozlaşma olarak niteliyordu oysa İbrahim Çallı,
eğitmenlerinin aksine Empresyonizme sıcak bakıyordu...
2- Genç Türkler
ve Şavaş Yılları: 1917'de Enver Paşa’nın talebiyle,
savaş resimleri yapmak için Şişli'de açılan Harbiye
Nezareti atölyesinde çalıştı.
3- Cumhuriyetin
ilanı ve Modern Türkiye'deki değişim: 1923'den sonra
Atatürk devrimlerini ve özellikle Kurtuluş Savası’nı
konu alan resimler yaptı.
4-Cumhuriyet
Döneminde yaşanan, Beyaz Rus akını: Bu dönemde Türkiye'ye
gelen Alexis Gritchenko'nun etkisinde kalan Çallı;
uygulamakta olduğu empresyonist teknikten vazgeçti
ve grafiğe yakın, şematik ve fazla karışık olmayan
bir renk stilini benimsedi.
Çallı Döneminde Sanata ve
Sanatçıya bakış:
Yazımızda Çallı'nın
özel hayatı hakkında bilgi verebilecek tek bölüm;
bir sohbet sırasında sanatçının kurduğu şu cümledir
ki bu cümle o dönemde (İbrahim Çallı'ya göre) sanata
ve sanatçıya nasıl yaklaşıldığını da ortaya koyar.
"-Yarabbim, dedi, bu memlekette
güzel sanatlar ne kadar ihmal ediliyor. Bir Mikel
Anj gelse burada mahvolur. Ben profesörüm dedim
de karakoldan ‘sen delisin’ diye beni bıraktılar.”
Grafik Saati
Online Kültür Sanat ve
ve Gençlik Dergisi
grafiksaati.org
adına Tevfik Elçioğlu
|
|
|
Ressamlar
Ana Sayfa
Sizden Gelen Yorumlar
|
Bu
yazının yorum bölümü, yazarların cevap vermekte zorlandıklarını
ifade etmeleri sebebiyle, geçici olarak yeni yorumlara kapatılmıştır. |
selvi
Resimlerinde kullandığı teknik güzel
sümeyye ülfer
tam anlamıyla çok güzel... Çallı resimlerini çok beğendiğimi
söylemek istiyorum. Geneloe resamlarımız hep dışa özenerek
sanatın olabileceğini sanıyorlar ve çoğu zaman da kendi
kültürlerinden bir şey katmıyorlar. İbrahim Çallı'ya çok
imrendim. Ayakta alkışlıyorum
tugce sevık
her şey çok güzel resimleri de muhteşem. Sanatçının
yaptığı resimler her şeyi açıkça anlatıyor. Anlayan anlar
misali. Ben çok beğendim. hayatta olup da keşke başarısını
devam ettirseydi. Yayınladıklarınız ıçin teşekkürler
hasan doğan
çok hoş olmuş
havva kanar
bu resimler çok güzel çizilmiş ben çok beğendim
merve ayyıldız
%100 çok güzel resimler
dilan bozkurt
resimler tek kelimeyle harika
pelin şahin
İbrahim Çallı'yı aslında daha önce hiç duymadım bize
onun hayatı ve resimleriyle yorum yapmamızı resim öğretmenimiz
verdi ilk başta çok sıkılacağımı sandım ama tabloları o
kadar güzel o kadar emek sarf edilmiş ki bakan dönüp bir
daha bakıyor uzun lafın kısası resimler harikulade
tuğçe kemerci
merhaba ben düzce ilinden Tuğçe İbrahim Çallı resimlerini
çok beğeniyorum. benim de resim yeteneğim var bu çok güzel
bir şey hatta 1 yıl resim akademisine de gittim. Sizlerin
resim çizmenin püf noktaları hakkında bilgiler veren sayfalar
da hazırlamanızı istiyorum. Saygılar
kadriye akar
sanat tarihi öğrencisiyim ve ibrahim çallı hakkında
verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim
betül söylemez
çok güzel resimleri var
meral altesen
çallıcığım, ibraim cigim, seni cok seviyorum. sen şeker
ahmet paşadan da yakısıklıymıssın. artık seni seviyorum.
askım MSN adresimi al beni ara. maltesen_fb@***********.com
. ben DGSL de okuyorum bekarim sevgilim yok goz rengim yesil.
Editörün Müdahalesi: Meral hn. insaf edin lütfen...
ayla ilter
ben de yağlıboya ve pastel çalışıyorum ibrahim çallı
hayranıyım resimlerine bayılıyorum.
esra ertemel
mükemmel çizimler.bende resimle ilgileniorum gerçekten
çok etkileyici çalışmalar.
dursun ali bahadir
ibrahim çallının resimleri çok güzel
Elif sel
çok güzel eserleriniz var çok güzel harika resimler
bende sizin gibi ressam olmak istiyorum.tokat güzel sanatlar
lisesinde okuyorum bende
ebru elveren
harika bir makale olmuş çok faydalandım.çok teşekkürler
Ceylin Şimşek
sizin hayatınız ressamlılıkla geçmiş
ileride benim de hedefim ressamcılık olacak.resimlerinizi
çok beğendim.bende büyüyünce sizin gibi başarılı olmak istiyorum.size
bir soru soracağım. ressamlık nasıl bir duygu?
Grafik Saati'nin Cevabı: Bütün
ressamlar için resim yapmak harika bir duygudur. Senin için
de öyle olduğunu düşünüyoruz.. Başarılar...
Dj Hüseyin Harun Akman
Vay be, bu adam nasıl biri yahu. Çok
çılgın resim yapıyor. Zaten adı üstünde ressam...
Ferhan Çetin
Ben de bir resimciyim ve umarım İbrahim
Çallı kadar başarılı olurum
Betül Akman
Bence çok güzel
Ahmet Eyiuslu
Sizi bu eserinizden dolayı kutlarım
Özlem Duran
Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkürler.
Sayenizde adam gibi bir bilgiye ulaştık...
Kadir Yıldız
Nü resimleri iyi değil, diğer resimler
normaldir.
|
|